Ak Parti'nin İdeoloji Arayışı
Article Sidebar
Özet
14 Ağustos 2001 tarihinde, çoğu Fazilet Partisi'nden (FP) kopan, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki bir grup tarafından kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), kuruluşunun üzerinden henüz yalnızca bir yıldan biraz fazla bir süre geçmesine rağmen 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidarı elde etmesini sağlayacak çoğunluğa ulaştı. AK Parti'yi iktidara taşıyan dönemin Türkiye için “olağanüstü” bir özellik gösterdiğini söylemek çok da iddialı bir yaklaşım olmaz. Ülkenin kısa süreli koalisyon hükümetleriyle yönetildiği ve siyasal istikrarsızlığa ciddi ekonomik sorunların eşlik ettiği bu süreç, seçmenin karşısına nispeten tanınan, ancak daha önce denenmemiş bir kadroyla çıkan AK Parti'nin tek başına iktidan elde etmesini beraberinde getirdi. Ancak bu durum, o dönemde AK Parti için zorlu bir sınav anlamına da geliyordu. Zira Parti, iktidar performansı aracılığıyla kendisini tek başına hükümet kurmaya taşıyan sürecin konjonktürel olmadığını kanıtlama ve kalıcı bir siyasal dil kurma yükümlülüğüne girmişti. Bu bağlamda, AK Parti'nin öncelikle yaptığı, belirli bir ideolojik formasyona sahip olduğunu kanıtlama arayışı oldu. Bu süreçte, Parti'nin bulduğu ilk çözüm, kendisini nitelemek için “muhafazakâr demokrat" ifadesini kullanmaktı.