Ulus-Devlet: İnsanlığın En Tehlikeli İcadı
Article Sidebar
Özet
Modern dönem diye adlandırılan insanlık tarihinin son 5 yüzyılı bir ulus-devletler dünyası. Her ne kadar öncelikle bir siyasi yapıyı nitelese de, ulus-devlet olgusu insan yaşamının neredeyse her alanına nüfuz etmiş durumda. Akademya bundan muaf değil. Çoğu sosyal bilim diye nitelenen çalışma alanı ulus-devlet yapısını veri olarak alıyor. Hatta bizzat ulusdevletler kapsamında tanımlanmış “Uluslararası İlişkiler” diye çağrılan bir akademik disiplin bile var. Dahası ulus-devlet sadece bir siyasi yapı olarak görülmüyor. Her ne kadar günümüzde artık artan bir şekilde sorgulansa da, ulus-devlet çoğu insan için hala bir değer olarak kabul edilmekte. Ulus-devlet'in hem "ulus” ayağı hem de “devlet” ayağı makbul bir değer. Ulus diğer kollektif toplumsal kimlik birimlerine göre, devlet de öteki siyasi yapılara göre tercihe şayan addediliyor. Bu ikisinin bileşimi olan ulus-devletin önceki formlara göre daha barşçıl ve özgürlükçü ve daha çok refah sağlayıcı olduğu hayli yaygın bir kabul.? Şüphesiz bu kabulün oluşmasında bir yanda siyasi bir yapı olarak devletin ve bir toplumsal aidiyet birimi olarak ulusun, diğer yanda da milliyetçilik/ulusçuluk ideolojisinin dünya ölçeğindeki etkinliği belirleyici bir faktör.